19 Temmuz 2011 Salı

Evimize bır telaş hakim bugünlerde...

Perşembe günü Türkiyeye gidiyoruz. Önce İstanbul'a anneanneye sonra da Datça'ya babaanneye...

Hani derler ya 'çalsan oynayacak' işte bizim evimizde şuanda o durumda...

Salonda bavullar açık. Benim ve Defnenin paylaştığı bir bavul, Valia ve Kuzey'in paylaştığı bir başka bavul, diğer ıvırzıvırlar için bir büyük spor çantası.. Ayrıca bir de bizden 2 hafta sonra gelecek olan babamızın bavulu.. Küçülen kıyafetlerimizi koyduğumuz bir başka bavul. O da İstanbula gidip balıklı dedenin evinin altındaki depoya -depo degil de biz orayı artık depo yaptık - konulacak. Yani bavul da bavul...

Yaklaşık 6 senedir gidip geliyoruz değil eşyaların azalması her geçen gün çığ gibi büyüyorlar... Tabii aile de büyüyor o da ayrı mesele...

Defne harıl harıl elbiselerini ve ayakabılarını seçti. Şortlara ve pantalonlara en kocaman ve sert sesiyle 'hayırrrr istemiyorum' dedi.. Ama anne yılmadı onu ikna etti... Şuanki anlaşma şöyle : Deniz sonrası bisiklete binerken, arkadaşlarıyla oynarken şort giyilecek ama yemeğe giderken elbise giyilecek. Zavallım sanıyor ki herhalde her gece yemeğe gideceğiz...  :)

Zavallı Kuzeyimin böyle bir seçim durumu yok tabii.. O daha çok ne yesem, neyi ağzıma götürsem modunda... Fakat sessiz sakin oğlum da evdeki bu kargaşaya ayak uydurdu ve sürekli çığlıklar atmaya başladı. Aslında şuan da tam sesini tanıma döneminde herhalde çünkü çığlığı atıyor sonra kahkahalarla kendi sesine gülüyor sonra daha kuvvetli bir çığlık atıyor... Aman Tanrım... Tam uçak yolculuğumuzdan evvel sesini öğrenmesi pek hayırlı olmadı bizim için... Bakalım uçak da kaç kişi bize sinir dolu bakışlar fırlatacak...  :)

Defniş bugün de kreşde. Yarın hepberaber evde son eksiklerimizi bavula yerleştireceğiz. Tabii evde Defne varken bavula mı yerleştiririz yoksa bavuldan mı çıkartırız çok emin değilim, göreceğiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder