29 Mayıs 2012 Salı

İlk Aşk...

Sanırım biraz erken ama olan oldu... Yapacak birşey yok. Defnecik henüz 'aşk' kelimesinin anlamını bilmese de, neler olduğunu anlamasa da bizce 'aşık oldu'... Hem de Güney Afrikali bir sarı kafaya... Hem de diyorum çünkü yıllar önce annesinin de ilk aşkı bir sarı kafa idi.. Ama o zaman annesi ilkokul 3. veya 4. sınıftaydı...

Her neyse sarı kafamızın adı Jack... Jack hem sınıf arkadaşı Defnenin hem de adventure club arkadaşı. Bundan 1.5 ay kadar evvel, Defne okula ilk başladığı günlerde bu Jack ilk kez gündeme gelmişti. Ama diğer herkes gibi bahsedilyordu. Zaten Jack Defne ile hiç oynamıyordu, 'you are not my friend' diyordu genelde...!!!! Sonra bir gün okulun otoparkında Defne bir kızı işaret ederek bomba soruyu patlattı... 'Anne, Jack benimle oynamıyor. Hep bu kızla salıncağa biniyor. Kız da beni 'baby' diye çağırıyor. Ne yapacağım ben şimdi'  Sabah sabah beklenmedik bir soru.. Yani akşam akşam da olsa verebilecek düzgün bir cevap bulabilirmiydim emin değilim ama gene de ağzımdan ilk çıkan 'Tatlım, seninle oynamak istemeyenle sen de oynama. Boşver, başka arkadaşların var, onlarla salıncağa bin' oldu...

Daha sonraki günlerde Jack çok fazla gündeme gelmedi.. 2 hafta kadar evvel, Jack birden gene ev gündemine düştü.. 'Jack Jack' söyle yaptı 'Jack Jack' böyle yaptı, 'onunla şunu oynadık, bunu oynadık' demeye başladı... Yani artık oyun oynanmaya başlanmıştı... Sonra bir sabah okulda sınıf öğretmeni ile konuşurken konuyu Jack'e getirdi öğretmen...!! 'Artık tek taraflı değil' dedi, orda düşüp bayılacaktım... Yani öğretmen bile olayın farkında..  Sonraki günlerde Defne'anne Jack Jacki bize davet edebilir miyiz' demeye başladı. Bir sabah gene sınıfta öğretmenle konuşurken Jack geldi.. Defne onun yanında ingilizce 'anne Jack Jack bize gelebilir mi' dedi.. Cevabım 'tabii canım, annesi izin verirse gelebilir' oldu.. Öğretmen de beni çok taktir eden bir ses tonuyla 'bu yaşlarda çocuklar birbirlerini eve davet ederler. Merak etmeyin, aynı sizin dediğiniz gibi söylemek de fayda var, sonra unuturlar zaten' diye konuya açıklık getirdi...

Bundan sonraki sabahlarda, bizi sınıfın kapısında  'deffneeeeeeeeeeeeeeee' diye bağırarak, zıplayan, hoplayan bir sarı kafa karşıladı...

Bir sonraki olay, Defnenin Pazar akşamını Jack için hediye paketi yapmakla geçirmesiydi. Bulduğu bir sürü ıvır zıvır minik şeyleri topladı, selobantla üzerlerini bantlayarak, banttan bir top yaptı. Üzerine de Moskovadaki kreşinde şiir okuma yarışmalarında kazandığı 1.lik madalyalarından (Plastik) birini koyup onu da bağlamasıyla işlem tamamlandı... Ve Pazartesi sabahı kosturarak Jack'e götürüp verdi... Jack madalyayı bütün gün boynunda taşımış öğretmenin dediğine göre.. Ama ertesi sabah Jack'in annesi madalyayı öğretmen aracılığıyla bize iade etti... Kıymetli bir şey olduğunu düşündüğü içinmis...

Bugünkü son olayımız ise, Jack sürekli Defneyi onlara davet ettiği için annesi öğretmenden telefonumuzu istemiş... Bizi davet etmek için...

Durum bu şimdilik... Bu yaşlarda bu olaylar anlatılıp ve gülünen hikayeler olsa da, yaş biraz daha ilerleyince, bunları bu kadar rahat anlatıp, herkese 'Kızımızz aşık olduuu, hem de sarı kafa bir Güney Afrikalıya' diyebilecek miyiz bakalım...