8 Eylül 2011 Perşembe

Acaba annem kızar mı??

İş üzerindeyim.. Ama annem tarafından yakalandım... Bu aralar en sevdiğim şey, yuvarlanarak biryerden diğer yere gitmek (henüz emeklemiyorum... Olmuyooo bir türlü.... ) ve çekmeceleri, dolapları, ablamın eşyalarını karıştırmak... Tam iş üzerindeydim ki, yakalandım... Gene.. Annem de peşimi bırakmıyor zaten..



Acaba açsam annemmmmm kızar mı ?

Acabaaaaa içindekileri dışarı atsam annem kızar mı?


Hadi bakalımmmm deneyelim ve görelim....


SONUÇ : Oğlum hiçbirşeyi çıkartmadı dışarıya... Her zaman bu kadar şanslı olamıyorum tabii. Bu sefer şanslıydım çünkü Valia elinde süt şişesi ile geldi.. Süt gelince diğer herşey kalır :)

Cicili bicili çoraplarımız varrrrrr......


Anne kız biz böyleyiz işte... Seviyoruz cicili bicili çorapları... Üzerinde Hello Kitty olsun, Disney karakterleri olsun.. Yeter ki cici bici olsun... Evde bazen çorap kavgası oluyor. Eğer Defneye almamışsam, kendime almışşsam yandık... Bu fotoğrafı cep telefonu ile Defne çekti..

Anne kız aynı giyinice (daha doğrusu O benim gibi giyinince) çok mutlu oluyor....

6 Eylül 2011 Salı

Saçları uzayan 'aşçı amca'mız...

Defne ile dışarıda yemek yediğimizde ister istemez fast food tarzında birşeyler yiyoruz. Ama çocuk işte, genelde yemek yerini verilen hediyeye göre seçiyor... Hani şu çocuk menüleriyle birlikte hediye veriyorlarya işte o hediyeler...

Türkiyede nasıldır, ne hediye veriyorlar bilemiyorum ama buradaki gözdemiz genelde Mc Donals oluyordu. Çünkü hem çocuk menüsünü çok güzel bir kutu içinde veriyorlar hem de yanında bir oyuncak. Tek problem meyve suyumuz portakal olamıyordu ama ona da anne daha sağlıklı bir çare buldu, kutudan çıkan elma suyunu babaya içiriyor, kıza taze sıkılmış portakal suyu alınıyor...

Ama artık Mc Donalds'ın da pabucu dama atıldı. Defne saçları çıkan adamlar ile tanıştı... Bu da ne demeyin.. Hani sularsınız sularsınız, çimden saçlar çıkarya... İşte Sbarro çocuklara bunlardan hediye ediyor.. Sbarro'yu kendim için hiç tercih etmesem de, Defne için çok güzel bir hediye olduğunu düşünüyorum. Defne de bayıldı zaten. Sabah akşam suladık. Bizimki aşçı amcaydı :) Tabii ilk başta Defne ne olduğunu anlamadı ama ne zamanki saçlar çıkmaya başladı, inanılmaz heyecanlandı. Her sabah uyanır uyanmaz ilk işi, mutfağa koşup cam kenarında duran 'aşçı amca'ya bakmak oldu...

Şimdi bu saşları uzayanların diğerlerini de toplamak istiyor. Aslında benim için çok sakıncası yok sonuçta yediği bir ince dilim margarita pizza olduğu için diğerlerine göre hem daha sağlıklı hem de en azından oyuncağı ona yeni birşeyler öğretti.. Moskovada yaşayanlara tavsiye ederım, siz de deneyin...

Sulamaya başladıktan 4 gün sonra

İşte sırma saçlı 'aşçı amca'mız...

2 Eylül 2011 Cuma

Bu aralar ne okuyoruz?

Doğruyu söylemem lazım, yaz tatilinde çok fazla kitap okuyacak vaktimiz olamadı. Genelde kitap okuma saatimiz, öğlen yemek sonrası ve gece yatmadan öncedir. Ama deniz, güneş, koşturmaca derken Defnis öğle yemeğinde kafasını masadan zor kaldırıp yemek yiyebiliyordu, aksam ise kitap okumaya başlıyorduk ama sanırım çoğu zaman kitabın üçüncü sayfasından ileriye gidemedik... O yüzden kitapla pek haşır neşir olamadık gerçektende..

Ama bir haftalık İstanbul ziyaretimiz esnasında Defneye birkaç tane daha yeni kitap alma şansım oldu. Bunlardan bir tanesini çok severk aldım ve Defnişin de seveceğinden emindim. Gerçekten de öyle oldu. Buraya döndüğümüzde okumaya başladık ve birkaç gece haricinde genelde hep bu kitabı okumamı istedi. Bu aralar favorimiz bu. Ama aralarda ikinci kitap olarak, eski favorilerini de ihmal etmiyor tabii :)

Kitabın adı : Eve Dönelim, Küçük Ayı..

Öyle kıssadan hisse çıkartılabilen, öğüt veren kitaplardan değil. Çok sevimli ve sıcak bir kitap. Resimler çok hoş. Ayılar çok tatlı ve çocukların sevip akıllarında kalableceği bir şekilde kaleme alınmış.

Valla biz çok sevdik, umarız siz de seversiniz...




Her zaman olduğu gibi, daha detaylı bilgi almak isterseniz, Bir Dolap Kitap'ın web sitesine bakabilirsiniz....

1 Eylül 2011 Perşembe

Rusyada bir kez daha 'ilk zil' çaldı...

Sovyetlet Birliği yıllarından kalma bir gelenekle Rusya'da ilkokullar 1 Eylul tarihinde 'ilk zil' ile yeni öğretim yılına başlar... Geçen sene olduğu gibi bu yıl da bu 'ilk zil' bizim için de çaldı... :)

İşte bu sabah evimizde 'ilk zil' telaşı vardı... Aslında sanırım benden başka telaşlı olan da yoktu evde.. Ben gece bile doğrudürüst uyuyamadım, neden?  Defne bu sabah kreşe gidecek diye... Kızım heyecanlı mıydı... Pek sanmıyorum.. :)

Sabah erkenden uyandım, Defnişi uyandırmaya kıyamadım ama zaten tam vaktinde kurulu saat gibi kendisi uyandı ve hemen giyinmeye başladı. Hava neyse ki yağmurlu değildi, çünkü bugün için beyaz elbisemizi ve açık renk ayakkabılarımızı secmistik...

Birkaç gün öncesinden çiçeğimizi sipariş etmiştik ama gene de ya bir sorun olursa diye düşünmüyor değildim. Ama neyseki hiçbir sorun çıkmadı, çiçeğimiz sabahın 8'inde bizi bekliyordu... Kreşe doğru yola çıktık.


Defniş halinden memnun gözükse de arabada 'Ben kreşe gitmek istemiyorum' demeye başladı. Çok fazla üzerinde durmadım çünkü son günlerde hep arkadaşlarını özlediğinden bahsediyordu. Bir de  kaynaşma problemi olan bir çocuk değildir. Kreşe vardık, sınıfımızı bulduk, o anda bir çığlık koptu... Bir sürü çocuk 'Defffneeeeeeeeee' diye üzerimize atıldı... Geçen seneden sınıf arkadaşları... Bizimkisini görmeniz gerekiyordu, birden ortadan kayboldu. Benim elimde çiçek Defneye bakınıyorum... Bizimkisi hemen girmiş içeri başlamış arkadaşlarıyla oynamaya.... Sonra geldi bizi öptü ve 'ben oynamaya gidiyorum' dedi ve döndü arkasını gitti...

Bize de arkasından bakmak kaldı.... :)