Bu Pazar sabahı Defne ile beraber tiyatroya gidecektik. Baktım hava da güzel, hafta sonu malum herkes dachada, hadi dedim Defneye, 'metroya atlayıp gidelim mi?' Benimki dünden razı, gerçi tam olarak metronun neye benzediğini hayal edemese de, resimlerden az çok birşeyler biliyor... Ama metro okunmaz, yaşanır misali, tahminimce hayal ettiği ile yaşadığı çok farklı oldu...
Öğlene doğru çıktık kızımla 'anne kız' -bu aralar anne kız birşeyler yapmak çok hoşuna gidiyor - elele metromuza kadar yürüdük.
Metro durağımızın önünde... |
Bilet parasını Defne verdi.. Bileti aldık... Ve turnikeden geçiverdik... Defne yürüyen merdiveni çok sevse dahi, bu merdiven ona biraz dik geldi sanıyorum ki, elime sıkı sıkı yapıştı ve hiç kıpırdamadan aşağıya kadar indi. Pazar olduğu için bomboştu metro... İstasyonda birkaç fotoğraf çektirdik. Metromuz hemen geldi zaten, çok fazla oyalanmadan bindik. Her yer doluydu ama biz adımımızı atar atmaz hemen iki erkek yerlerinden kalkarak bize yer verdiler. Defne hemen kenara oturdu ve etrafa bakınmaya başladı. Çocuklarda en sevdiğim şeylerden biri bu hayret dolu bakışları.. Keşke bu bakışlardan biraz bizde de kalmış olsaydı...
Etrafa bakınırken... |
Yolumuz uzun değildi.. 3 durak sonra Baumanskaya'da inmemiz gerekiyordu.. bu defnenin pek hoşuna gitmese de, hemen elimi tuttu ve metrodan dışarı çıktık. Baumanskaya Metro istasyonunda bir sürü heykel vardır. Kızı da annesi gibi fotoğrafa meraklı olunca, tabii istisnasız her heykelle fotoğraf çektirmek istedi... ve sonra doğruca dimdik yürüyen merdivenin yolunu tuttuk ve yukarı çıktık...
Yukarıya kadar daha çok yolumuz var... |
İlk metro maceramız 'anne kız' pek eğlenceliydi ve sakindi... (sakin geçmesi en önemlisi anne açısından, tabii ki...)
Bu arada Moskova Metroları ile ilgili daha detaylı bilgi isterseniz, Seden'in blogundakı yazısını mutlaka okuyum... Ondan baskası bu kadar güzel yazamaz...
Bu arada Sedencimmm, özledik canım seni çok... Hem biz, hem Moskova...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder