Günler hızla akıp gidiyor... Yaz tatilimizin son haftasına girdik.. Zaman nasıl akıyor anlamıyoruz. Bir telaş, bir koşuşturmaca, bol bol deniz, güneş ve çocuklar...
Defneye soruyoruz, "evimi özledim, oyuncaklarımı, yatağımı özledim.. Arkadaşlarımı özledim" diyor.. Ne kadar çok eğlense de, keyif alsa da evini özlüyor.. Burda pek arkadaşı olamadı. Ama kuzenleri var. 3 erkek :) Kendinden 4 - 6 ve 9 yaş büyük erkek kuzenler... Ev kalabalık, her yerden birileri çıkıyor, sakin kalmak mümkün değil. Çekirdek aileye mensup benim için bu kadar kalabalık bir ortamda aynı çatı altında yaşamak biraz zorlayıcı bir yarışma gibi...Bir nevi "survivor"...
Defne ise kendini aşıyor.. Hedefi kuzenlerinin yaptıklarını yapabilmek... İlk geldiğimizde kolluklarla yüzebilen ama boyunu geçmeyen kızım kollukları çıkarttı, sadece göbeğinde onu suyun uzerinde tutmaya yarayan bir çeşit yüzme yardımcısıyla (Tam olarak adının ne olduğunu bilemiyorum, ama linkten bakabilirsiniz) taaaaaa ilerdeki dubaya kadar gidiyor, dubadan atlıyor ve ordan sahile kadar yüzüyor. Hatta sörf tahtasıyla gelen kuzenleriyle denizde buluşuyor, tahtanın üzerine çıkıyor ve "hadi adaya gidelimmmm" diyor.... Ve şuan 4 yaşında... Seneye ne yapacak, nereye gitmek isteyecek bilemiyorum... :)
Çocukların birbirlerini iyi etkilemeleri çok güzel. Ama bir de bunun tam ters durumu var.. Kötü etkilenme... İyi yaptığın şeyleri, sırf başkaları kötü yapıyor diye, yapmamaya başlamak.. Yemek alışkanlıkları değişiyor, konuşma alışkanlıkları değişiyor.. Her türlü şey değişebiliyor.. İşin önemli olan kısmı bu değişimlerin sadece yaza özgü mü olacağı yoksa bunların hep böyle mi devam edeceği...Bunu da evimize döndüğümüzde göreceğiz tabii...
Tatil ne kadar güzel olsa da, kaldığın yer 10 yıldızlı bir otel de olsa (mesela) insanın evi gibisi yok... Fazla uzun misafirlik hem evsahibini hem de diğer herkesi yoruyor... Evim evim güzel evim diye boşuna dememişler...
Evimmmm eviiimmm güzelll evimmmm, az kaldı bekle biziiii... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder