26 Mart 2012 Pazartesi

En zor iş minik kızımızın aslında...

En zor iş aslında benim minik kızımın... Ona kızıyoruz bazen, büyüdün sen bunları bunları yapmamalısın diyoruz ama o daha çok küçük aslında.. Şu kocaman dünyada 4,5 yıllık deneyimi var...  Ondan sürekli mum gibi olmasını, kendisinden sonra gelen ve şu dönemde çok da sempatik olan ve herkesin gönlünü kazanan bir o kadar da kendi işlerini yapamadığı için hepimizin yardım ettiği kardeşine hem iyi davranmasını, ona yol göstermesini, ve de daha önemlisi önceden Defneye ait olan o kocaman zamanın büyük bir kısmını alarak anne babayı kendine çeken kardeşini çokk sevmesini istiyoruz... Tüm bunlar yetmezmiş gibi, onu alıştığı bildiği yerlerden, arkadaşlarından, sevdiklerinden kopartıp bambaşka bir yere getiriyoruz, dilini bilmediği, anlamadığı bir ortama sokuyoruz ve burda mutlu olmasını, tüm yeni kurallara hemencecik uymasını bekliyoruz...

Ne kadar çok şey bekliyoruz aslında dünyada sadece 4,5 yıllık tecrübesi olan minik bir kızdan... Koskoca insanları değil kıta değiştirmeye bazen yan sokaktaki eve taşınmaya ikna edemezken, 'çocuktur nasılsa adapte olur' diye düşünerek ne kadar da kolaya kaçıyoruz... Kendimizi kandırıp, üzerimizden kocaman bir yük atıyoruz aslında...

Biz 4 kişilik bir aileyiz.. Kıta değiştirdik, hepimiz yeni bir yere alışma telaşındayız. Babamız yeni işine adapte olmaya çalışıyor, ben yeni bir hayat kurmaya ve ailenin düzeninin en kısa zamanda sağlanmasına çalışıyorum, 18 aylık oğlanın zaten birşeyden henüz pek haberi yok, sütü olsun, yemeği olsun şimdilik yetiyor ona... Ama en zor iş kızımın... Yaşadığı hiçbir zorluğu bize çaktırmayan o küçük kızımın... Gelir gelmez kreşe başladı. Herkes ingilizce konuşuyor ve onun ingilizcesi 10-15 kelimeyi geçmiyor ve üstüne üstlük konuşmayı çok seven bir kız. Ama konuşamıyor, derdini anlatamıyor ve anladığımız kadarıyla da sınıftaki diğerleri tarafından çok da 'welcome' edilmemiş durumda. Ama bir günden bir güne 'anne kreşe gitmiycem' demedi.. Bir günden bir güne 'anne ben yapamıyorum' demedi, ağlamadı, eteklerime yapışmadı 'beni bırakma' diye... Tersine düzenli gidiyor kreşine ve adapte olmaya çalışıyor bu hiç bilmediği yepyeni ortamına. Zorlukları, kırgınlıklarını içine atıyor arada sırada 'anne o çocuk baba kötü bakıyor ve beni oynatmıyor' dediğinde veya 'anne henüz ben bilmiyorum ama öğreneceğim değil mi?' dediğinde aslında içinde kopanları anlayabiliyorsunuz.. Ya da haftasonları oyun parkına gittiğimizde her zaman, her gittiği ortamda hemen çocuklarla kaynaşan, onları yöneten ve bol bol konuşan kızımı, bir kenarda oynayayı tercih ettiğinde anlıyorsunuz, konuşamadığı için, bir kenarda kalmayı belki de kendisinin tercih ettiğini ama 'neden onlarla oynamıyorsun ' sorusuna yatınının genelde 'oynuyorum, arkadaşım şimdi başka bir şey yapıyor ama beraber biz bunu bunu yapacağız sonra' diyerek kendini her koşulda güçlü göstermek istediğini...

En zor iş senin birtanem...

Birçok büyük insanın bile yapmaya korktuğu şeyi yapıyorsun sen.

1 yorum:

  1. Aferin Defne'me!! Her zaman bu kadar olgun ve güçlü olmanı dilerim:))
    Burcu

    YanıtlaSil