Bu sefer de böyle oldu... Daha 3-4 gün önce dedim ki'Türkiyeye gittik geldik, çocuklar kreşe başladılar.. aman ne güzel sanırım artık Afrika hastalıklarına da bağışıklıkları arttı, hastalanmıyorlar epeydir...' Demez olaydım...!!! Önce Kuzey hastalandı... zavallım ateşlendi Perşembe akşamüzeri, gece uyuyamadı hiç, sabah çok ateşliydi, soluğu Defne ile beraber doktorda aldım. Oğlanı sabah uyandıramadığım için dolayısıyla Defneyi de okula vaktinde götüremeyeceğim için hiç götürmedim.. Klasik gene kulak... Klasik gene antibiyotik... Defnede nerdeyse kulaktan hiç sorun yaşamazken, Kuzey sürekli kulağıyla ilgili sorun yaşıyor... Eve geldik bir sürü ilaç oldu masamızın üzerinde, Cumayı bu şekilde evde geçirdik.. Cumartesi sabah daha iyi kalktı Kuzey ama hala ateşli tabii, evde kaldık. Hatta Türkiyeden gelen bir arkadaşımızı davet ettik, biz çıkamıyoruz sen gel bize misali... Ne eğlenceli değil mi... Hele de bekar bir çocuk için 2 çocuklu bir eve Cumartesi oturmasına gitmek.... Neyse kırmadı çocukcağız ve sıkıntımıza ortak olmaya geldi :)
Cumartesi akşamüzeri herkes daha iyidi, yattık kalktık, Defne hasta... Pazar günü temiz hava alalım sahilde yürüyelim diye düşüyorduk, tabii hayal oldu... Defne üşüme nöbetlerinde ve çok ateşli. Başka birşey yok ama... Bu sefer de başka bir arkadaşımızı davet ettik, gene biz çıkamıyoruz, bizimle olsun diye... Neyseki bu arkadaşımız bize ve çocuklara daha alışkın kendisinin de bebeği var yeni doğan ve 2-3 güne annesi ile beraber Durban'a taşınıyor... Yani çocuktan sıkılmaya hakkı yok :) Oturduk, sohbet, Kuzey çok iyi, Defne kafasını kaldıramıyor. Pazar gecesi Defne çok kötüleşti ateşini zor kontrol altına aldık, sabahın köründe tabii soluğu doktorda aldım. Boğaz kötü durumda, gene bir sürü ilaç fakat en can alıcı nokta 'gözünüzü Defneden ayırmayın, Kuzeye de yaklaştırmayın, German Measles, Rubella olabilir' demesiydi doktorun.... O anda çok anlamayıp kafamı sallasam da birkaç saniye sonra olayı kavradım... Nasıl yani...??? Bana göre kaşıntılı 'kırmızı hastalık' anlamına gelen bu hastalık isimlerinden çok hoşlanmasam da sanırım kabullenmem gerekiyordu... İlk aklıma gelen 'Ya Kuzey ne olacak???' ve arkasında da Defnenin 5 Ağustos Pazar günü yapacağı doğumgünü partisi oldu... Küçükken hatırlarım, neyi çok istesem sabırsıklıkla belesem, hasta olurdum... Kızım da böyle olsun İSTEMİYORUM.... Şuana kadar doğumgünü hep yaz tatiline denk geldiği için hep aile arasında kutlayabilmiştik ama tabii yarım küre değiştirince olaylar tersine döndü ve ilk defa Defne için burda sınıf arkadaşlarının katılabileceği bir parti organize ettik... İnanamıyorum...
Minik kızım şuan yanımda yatıyor, oğlan da yukarda yatıyor.. İkisi de birşey yemiyor içmiyor ve sadece yatıyorlar.. Oğlanı yarın kreşe yollayacağım, evden biraz uzaklaşsın diye... Alışık değilim kızımın bu şekilde saatlerdir yatışına...
Çarşamba günü tekrar doktora gideceğiz.. O zaman kadar kırmızı nokta arayışında olacağım sanırım... Umarım doktorumuz yanılır ve bu kırmızı hastalık bize uğramaz... Allah kimseye çaresiz hastalık vermesin aslında önemli olan o... Gerisi gelip geçiyor...